25 Ağustos 2014 Pazartesi

7- Amerika Vatandaşı Olma Yolunda..

Uzun bir aradan sonra kalan yazımı tamamlıyorum. Bebekle hayat zormuş gerçekten 0-6 ay arası annelerin daha bol vakti oluyormuş kıymetini bilin :)
Amerika'da doğan herkes vatandaşlık alabiliyor. Bunu zaten hepimiz biliyoruz. Son zamanlarda bunun düzenleneceği yönde birşeyler duydum ama umuyorum değişmez. 
Oğlumuzu Amerika vatandaşı yapma yolunda izlediğimiz adımlar ise şöyle;
1- Doğum gerçekleştikten sonra doğum yaptığınız hastane tarafından size bir doğum sertifikası veriliyor. Bu kısım önemli. Sakın Türkiye'deki gibi işler yürüyor zannetmeyin. Sertifikanın peşinde koşmanıza gerek yok. Bu konuda yetkili hastane çalışanları sizin peşinizde koşuyorlar :)
2- Size verilen doğum sertifikası ile birlikte bulunduğunuz bölgede size en yakın CİTY HALL denilen bizdeki Belediye kurumuna gidiyorsunuz.
Biz bize en yakın olan Malibu City Hall da işlemleri gerçekleştirdik.

3- Burada pasaport çıkartmak için sizi ilgili bölüme yönlendiriyorlar. Oldukça sakin ve güleryüzlü insanlar çalışıyordu. Bu kısımda en önemli asıl nokta ise oğlumuza bir fotoğraf çektirmemiz gerektiği. Bir fotoğraf çekimi bu kadar kolay olamazdı eğer evde milyon kere kendimiz çekmeye çalışmasaydık. Onunda çözümü CVS denilen heryerden göreceğiniz İlaç,kozmetik ağırlıklı ürünler satan marketler. Bu marketlerin fotoğraf hizmetleri de mevcut. Aynı zamanda hemen teslim alabiliyorsunuz. 
Fotoğrafı çeken bayan oğlumu havaya kaldırmamı istedi ve hemencecik çekti bitti. Pasaport için formatı bildiklerinden problem olmadı. Keşke evde o kadar kendimiz çekmeye çalışmasaymışız :)
Malibu City Hall'da bir bayan çalışan kendisini takip etmemizi istedi. Bizi kimsenin olmadığı bir odaya aldı tabiki oğlumuzla birlikte. Burada yuvarlak bir masanın etrafına oturduk. Öncelikle bir yemin töreni yaptık. Verdiğimiz bilgilerin (Adımız, soyadımız Kaan'ın oğlumuz olduğu, oğlumuzun doğum tarihi vs gibi ) doğruluğu için ellerimizi havaya kaldırıp yemin ettik. Bu gerekli bir işlemmiş. Daha önce bir yerde okumadığım için şaşırmıştım. Daha sonra doldurduğu formdaki yerleri imzaladık. Bu sırada pasaportlarımızı istedi. Bilgileri tekrar kontrol etti. Doğum sertifikasını aldı. İşlem bedeli olarak $150 para ödedik.
Bu arada bize işte siz Türkiye'de yaşıyorsunuz neden burada doğum yaptınız vs gibi sorular asla sorulmadı. Gayet güleryüzlü bir şekilde işlemler şipşak halloldu. Tabiki pasaportu hemen vermediler. 2 hafta içinde bulunduğumuz adrese oğlumuzun Amerikan pasaportunu, doğum sertifikasını ve Social Number belgesini göndereceklerini söylediler.
Nitekim öylede oldu tam 2. Hafta doldu ve evraklar adresimize geldi. 
4- Amerikan pasaportunu da aldığımıza göre belirlenen hedefe ulaşmıştık.
Şimdi yapılması gereken tek resmi işlem Türkiye'ye dönerken oğlumuz için turist vizesi almak kalmıştı. Onu da internet üzerinden alabiliyorsunuz. Zannediyorum $10-$20 arası bir fiyattı. Türk kimliği ve pasaport işlemlerini Türkiye'de halledeceğimiz için ülkemize girişte bu gerekli bir işlemdi.

6- Göbek Bağı Dediğin!!!

Göbek bağı meselesi tam bir muamma bence. Benim göbek bağım mesela hala annemde. Etraftan duyuyorum kimininki okul bahçelerine, kimininki camiye, kimininki de bilmem nereye gömülmüş. Biz bu konuda tamamen görevimizi yapalım da mantığıyla davrandık aslında. Tabi ki Mürvet Hanım öncülüğünde UCLA üniversitesinin yolunu tuttuk. 

UCLA üniverstesi verdiği eğitim kalitesi ve öğrenci seçiciliğiyle bilinen bir üniversite. Biz de madem öyle mühendislik fakültesinin yakınlarındaki bahçeye göbek bağını gömdük.
Aman yakalanacağız korkusu bir yandan bizi strese sokarken diğer yandan yakalansak durumu nasıl açıklayacağız endişesi vardı.

Mürvet Hanım mini bahçe seti ile bizi şaşırtmaya devam ediyordu. Toprağı kazmak için ufak bir tırmık, mini bir kürek ve eldivenleri ile kendisini hayranlıkla izliyorduk. Mürvet Hanım her koşulda her ortama mutlaka hazırlıklı geliyordu ve bu bizim çok hoşumuza gidiyordu. 5 dakika içinde bizim oğlanın göbek bağı UCLA mühendislik binasının bahçesine gömülmüştü. Oğlumuzun muhakkak mühendis olmasını dilediğimizden değil, göbek bağını gömmek için en uygun ortam orada olduğundan tercih sebebi oldu. UCLA gibi bir üniversitede hangi bölümde okursa okusun kendisi için eminim çok iyi olurdu. 





Türklüğümüzü gösterdik, elin Amerikasında bile göbek bağımızı gömdük. Oğlumuz hem Amerika vatandaşı yaptık hem de göbeğini bağladık :)


5- Evimizi ve Eşyaları Nasıl Bulduk ?

Amerika'ya gelmeden önce en büyük problemlerimizden birisi ev bulmaktı. Amerika'ya geldikten iki buçuk hafta sonra ev bulabildik. Bu konuda Mürvet Hanım'ın bize epey faydası olmuştu.

Hastane işini hallettikten sonra öncelikle bulunduğumuz bölge dahilinde yani Thousand Oaks civarında eşyalı ev aramaya başladık. Fakat eşyalı ev bulmak sandığımızdan daha zordu. Apartment tipi evlere bakıyorduk. Eşyalı evler oldukça azdı. Ayrıca ücretleri de neredeyse ayda 2.500 USD ile 3.000 USD arasıydı.
Birde eşyasız aparment bakalım dedik. Eşyasız bir ev bulursak eğer Cort isimli bir firmadan aylık olarak eşya kiralayabileceğimizi öğrendik. Ücretleri minimumda tutarsanız yaklaşık 3,5 ay kullanabileceğiniz eşyaları aylık 400 - 500 USD arası bir ücrete temin edebiliyordunuz.

Bu fikrimiz aklımızda ev aramalarına başladık. Eşyasız, sadece beyaz eşyaları olan 2 odalı bir ev bulduk. Güzel bir site içinde bulunuyordu. Aylık kirası 1.600 USD idi. The Knolls isimli apartment yöneticileri ile görüşmeye başladık. Bizden bazı evraklar istediler. Pasaportlarımızı, Amerika'ya girerken verdikleri vize süresini, eşimin iş sahibi olduğunu kanıtlayan evraklar gibi. Türkiye'den gerekli evrakları isteyip hazırlıklara başladık. Eve birkaç gün içinde taşınabileceğimizi söylemişlerdi. Daha sonra eşimin ve benim banka hesaplarımızın hareketlerini görmek istediler. Fakat bu detayın para birimlerinin USD olmasında oldukça ısrar ediyorlardı. Hesaplarımızda ki hareketler tabi ki Türk Lirası olaraktı. Bu durumu açıklayıp bulunan miktarları dolara çevirebileceklerini açıklamaya çalışsakta anlamamakta oldukça ısrar ettiler. Bizde bir şekilde bu belgeleri de hazırlayıp kendilerine teslim ettik. Bize haber vereceklerini ilettiler.

Birkaç gün sonra hala haber gelmeyince biz ziyaret etmeye karar verdik. Bize verdikleri cevap ise oldukça komikti. Evi kiralama süremiz üç buçuk ay olsa da banka hesaplarımızda toplam 1 senelik kira ücretinin bulunması gerekiyormuş. Bunu neden daha önce söylemediklerini sorduğumuzda ise net bir cevap alamadık ne yazık ki. Böylelikle bulduğumuz tek ev seçeneği de ortadan kalkmıştı.

Canımızı oldukça sıkmışlardı. Otelde oldukça sıkıldığımızdan kendi evimize çıkmayı bekliyorduk. Bizi hem oyalamışlardı hem de tekrar ev aramaya devam etmek zorunda kalmıştık.
Birkaç gün daha ev aradıktan sonra Mürvet Hanım bizi eskiden oturduğu yere götürdü. Oradaki görevli bayanla kısa bir sürede anlaştık ve 1+1 de olsa evimizi tuttuk.

Country Oaks Aparments'da artık bizim de bir evimiz vardı. Hem de Los Angeles'a sadece 30 km uzaklıktaydı. Malibu sadece 20 dakikalık bir mesafedeydi. Özellikle konum olarak çok şahaneydi.




 













Gelelim eşyaları nasıl bulduğumuza...

Cort firmasını öncelikli araştırdık. Fakat eşyaların kiralama süresi kısaldığı zaman fiyat da artıyormuş. Bunu da sonra öğrenmiş olduk. Her şey gibi eşya meselesini de kendimiz halletmeye karar verdik.

İstanbul'da olduğu gibi yine öncelikli kurtarıcımız tabi ki ikea oldu.
Burbank civarında olan ikea mağazasına giderek, evin içinde olmazsa olmaz eşyaları aldık. Tabak, çatal, bıçak, bardak, yastık, yorgan, tencere, tava, sandalye gibi en önemli eşyaları öncelikli topladık. Yaklaşık 150$ civarında bir paraya epey bir eşya almış olduk.
Mürvet Hanım'da bize air bed vermeyi teklif etmişti. Bizde seve seve kabul ettik. Çünkü yatak almaya kalksak neredeyse normal yatılacak bir yatak 700$ civarıydı. Sonrasında satmaya uğraşacaktık birde. O yüzden air bed çok mantıklı gelmişti. 3,5 ay sonunda toplam 4 adet patlak air bedlerimiz olsa da eğlenceli anılar bize kar kalmıştı. Yatak odası, mutfak ve banyonun temel ihtiyaçlarını karşılamıştık.
Bu arada bulunduğumuz bölgede aynı bizim 1 milyoncu mantığında 1 dolarcılar var. Çoğu şeyi 1 dolara alabiliyorsunuz. Ben mağazaya ilk girdiğimde birçok şeyin 1$ olduğuna inanamamıştım. Emin olabilirsiniz her şey ama her şey gerçekten 1$ :)


Evimizde ilk kahvaltımız
Mürvet Hanım bize bir adet masa, 2 tane sandalye ve bebeğimiz için Graco marka seyahat yatağı da vermişti. Bebek yatağı Mürvet Hanım'ın torununa aitmiş. Bu süre içinde onlara lazım olmayacağı için bize vermişti. Bu eşyaların ne kadar işe yaradığını anlatmam.


Deniz Kaan'ın ilk yatağı

 Eşya bulmak için bir diğer alternatif ise tabi ki craiglist. Bu site aynı gittigidiyor.com mantığı ile çalışıyor aslında. Ama ağırlıklı olarak ev eşyası satılıyor diyebilirim. İlk zamanlar air sofa kullandık. Sonrasında bu site üzerinden eşim 80$ gibi bir paraya koltuk takımı aldı. Birde elektrik süpürgesi bulmuştuk. O da yaklaşık 30$'dı. Amerika'da çoğunlukla elektrik süpürge modeli böyle. Bizdekiler gibi varsa da ben görmedim. Bu makinanın oldukça ağır olduğunu söyleyebilirim. Hamilelik ve sonrasında neredeyse ben hiç evi süpürmedim. İşime gelmedi değil tabi ki :)



E-bay ve Amazon da bir şeyler satın almak için size alternatif olabilir.
Craiglist'den aldığınız eşyaları bir yerden bir yere taşımak için nakliye şirketlerinden araba kiralayabiliyorsunuz. Biz o konuda şanslıydık. Annemin eşinin bir arkadaşı da bize yakın oturuyordu. Arabası da eşya taşımaya müsaitti. Eşya taşımak için o arabayı kullanmıştık. İsterseniz nakliye firmalarından eşyaları taşıtmak için adam da kiralayabiliyorsunuz. Ama saat başına para alıyorlar bilginiz olsun.

Air bed maceramız ise anlat anlat bitmez. Siz siz olun eğer mümkünse önce uygun bir yatak arayın. Sonra bizim gibi yatak yamar durursunuz. Çünkü bir air bed ortalama 20 -25 gün dayanıyor diyebilirim. Ne kadar sıkıntılı da olsa çok eğlenmiştik. Şimdi Amerika ile ilgili güldüğümüz anılardan bir tanesi.

Evde olan eşyalar kaldığımız süre boyunca oldukça işimizi gördü. Zaten eve akşamdan akşama uğradığımız için bir şeylerin eksikliğini hissetmedik pek. İnsan anlıyor ki az eşya ile de hayat gayet sürdürülebilir.